İntihar hastalıklı bir ruh halinin işareti olduğu kadar kimi zaman bir savunma refleksidir. 

7 Ağustos 1982 tarihinde ASALA , Esenboğa Havaalanı’na yaptığı saldırıda 8 kişi ölmüş,72 kişi yaralanmıştı.
10 Ağustos 1982’de yani saldırıdan sadece 3 gün sonra Artin Penik isimli, Ermeni Türkiye vatandaşı, bu saldırıyı kınamak ve lanetlemek adına, aşağıdaki mektubu bırakıp, Taksim meydanında kendini “yakmıştır”.

“Masum insanları arkadan kahpece öldürmekle bu işler halledilmez. Siz emperyalistlerin oyununa geliyorsunuz. O zaman da emperyalistlerin oyunlarıyla yüz binlerce insan kayıp oldu. Kendinize gelin, sizi kandırıyorlar. Şurada birkaç bin Ermeni kaldı. Bunları da mı yok etmek istiyorsunuz? Fakat buna asla muvaffak olamayacaksınız. Bugün nasıl kardeşçe geçiniyorlarsa, bundan sonra aynen devam edecek. Fakat siz, kahpece günahsız insanları öldürmeye devam ederseniz, size yeminle söylüyorum kökünüz kazınacak. Ermeniler mert olur. Kahpece arkadan masum insanları öldürmez. Sizi biz asla Ermeni olarak kabul etmiyoruz. Lanetliyoruz. Fransa’nın eski cumhurbaşkanı Giscard, sizi de Ermeni olarak lanetliyoruz. Zamanında rey avcılığı yapmak için yaptıklarına göz yummasaydın, bunlar şımarmazdı. Yazacak çok şey var ama lüzum görmüyorum. Türk ulusu sizin cezanızı verecek.
Ölenlerin canına rahmet diler, yakınlarına sabırlar ve başsağlığı dilerim. Bütün Türkiye’deki vatandaşlarıma sabırlı olmalarını Allah'tan dilerim.
Saygı ve hürmetle hepinize elveda.
Artin Penik”

Kimimiz onu kahramanlaştırarak Atatürk Cumhuriyeti’nin yılmaz savaşçısı, kimimiz Stockholm sendromunda bir zavallı, kimimiz ahmak olarak gördük. Hiçbirimiz, nefes alan, ailesi, dostları, aşkı olan sağlıklı bir adamın kendini neden yaktığı hakkında düşünmeden.
Bunun nedeni korku olabilir mi?
Bir insanın evini, dostlarını, ailesini, “vatanını” kaybetme korkusu.
Yaşadığı mahalleye kendi ırkından olan saldırıya karşı , evini ve ailesini ırksal tepkilere karşı korumaya çalışan bir adamın
“DURUN BİZ BU AİLEDENİZ, BAKIN BEN SİZDEN ÇOK ÜZÜLÜYORUM” tepkisi..

Aslında burada sorulması gereken soru:
BİZ TOPLUM OLARAK NASIL BU HALE GELDİK?
Ve en önemli tespit:
BU TÜM CUMHURİYET DÖNEMİNİN BÜYÜK YARASIDIR!

Birbirine güvenmeyen, medya kontrolünde, okumaktan-yazmaktan aciz, saygısız, sevgisiz, düşüncesiz; kavgacı, sürtüşmeye açık, inatçı, 
Kibirli bir toplumuz. 
Ve tüm bu saydığımız özellikler, tarihini gayri meşru alıntılarla yazmaya çalışmış 3 nesilde geliştirilmiş.
Birinci nesil “yalan”,
İkinci nesil “riya”
Üçüncü nesil ise “liberalizm”in eseri.
Okumuyor, hep okuyanlardan yaptığımız alıntılarla, kendimize ördüğümüz çemberin içinde ve asla dışına taşmaya çalışmayarak yaşıyoruz.
Bir ağaç için tüm ülkenin ayaklanmasını normal görüyor, ülkenin içinde yaşanan terör-savaş için sessiz kalıyoruz.
Çocukların ölmesine üzülmüyoruz
Veya sadece 10 saniyelik bir hüzün yaşıyoruz oğlunun çorabına sarılıp ağlayan askerin annesine.
Örgüt adına sokakları yakan, kameralarda evlere ateş ettiğini gördüğümüz, artık ayrılma zamanı yaklaşmıştır diyenlere “onlarında haklı yanı var” derken, son senelerde kimliksel açıdan büyük özgürlüklerin yaşandığı coğrafyada olanları görmezden geliyoruz.
Ailesinin gözü önünde çırılçıplak evden çıkartılıp, 3 gün sonra yapılan işkenceden erkekliğini ve onurunu kaybetmiş ve “suçsuz” olarak ailesine dönen adamlar, tüm bu ülkenin değişik fikirli adamlarıydı.
Ama kimisi LEVON( Esenboğa Havaalanı saldırısını düzenleyen ASALA teröristi)’du kimisi ARTİN..
Kimisi öldürerek amaca yürümeye çalıştı, kimi birliğin ve güvenin bozulmaması için ölerek.
Karar vereceğiz:
LEVON muyuz?
ARTİN mi?
Barış için , tek ülke için, kardeşlik adına gelin yürüyelim;
Yürüyüşümüzün adı ARTİN PENİK yürüyüşü,
Meydanın ismi ARTİN PENİK meydanı olsun

 

--

"meetcocoon"