Yer çekimi kanunu kabul etmeli miyim?

Ya gök beni kabul etmiyorsa?

 

Beynimin balkonundan seyrettiğim agorafobik, esnemesiz, paranoyak bir hayat.

Benim hayatım.

Akışını kafama göre filtreleyebildiğim; üç paket sigara, bilmem kaç fincan kahve, yüzümü tanınmayacak hale getiren sakaldan ibarettir.

Değişimin bir telefon çalışına ya da zırhlı bir zarfa gizlenmiş olduğunu reddeden, karşı ki pencereyi ve pencerede her gece bir karaltının soyunmasını rutin bir törene çeviren “ben”.

Zaman zaman Steinbeck ’in Kenar Mahalle’de ki evindeyim:

“Danny için söylenebilecek tek şey; muhteşemdi”

 

Ansızın gelip geçen tecrübeler daima yerini hiçliğe bırakır. Ansızın yeşil bir yaprak üstünde, kertenkeleye dönüşürüm. Kuyruğumu kurtarmak gibi bir derdim olmadan, bıçağı boğazıma dayarım ve inanın bana kolayına kaçmadan ölürüm. Batlamyus’u anlamak için bin sene beklemiş olan dünya, bana bir beklenti şansı bile bırakmıyor. Ölüm yeni tecrübelere kapalı alan; hakim sessizlik, siyahın sonrasındaki yeni renk. Yanıldığımı anladığımda, doğruyu bildiğimi sandığım anlardan daha iyi hissederim kendimi. Doğru, sonu hep kaos olan değil mi? Ölüm de doğrulardan biri. Zamanı belirsiz; ardı kaos. Bu konuda yanılmadığım için üzgünüm.

En kötü huylarımı bir tek silkinişle atabilseydim içimden, beni farklı biri olarak tanıyabilirdiniz. Oysa uzun uğraşların bile değiştiremeyeceği kötü huylara sahibim. Size aynaya baktığımda gördüğüm adamı gösteriyorum, bilmediğiniz rengi.

 

 

OY'una renk ver!

 

Eski ve soğuk bir zaman. Henüz ellerimde yaralar çıkmamış ve göğsümde bıçak izi, ayaklarımın altından kırmızı bir nehir gibi geçen şehir, soğuk demirlerin sözcükleri kestiği yerler yok. Venetian Lagoon bataklığıyla Mojave Çölü arasındayım. Her şey çok net, her an birbirinden ayrı. Yevgeni Zamyatin "BİZ"i henüz yazdı sanırım.

 

Evet her şey çok net. Balık hafızamıza fısıldanan ninniler..

 

Daha dün mağaralarda gaz odaları kurup insanları katleden, kendi çocuklarına pusular kuran, seçilmişlerini asan, uyuşturucu ticaretinin ipek yolu, fail-i meçhullerin, işkencelerin, köy yakmaların, kontrgerillanın, fişlemelerin, özgür ifade trajedilerinin anavatanıyken.. Bugünü, dünden "fena" ilan ederek yola çıkmak..!

Yazıyorlar köşelerinde.. Çiziyorlar dergilerinde.. Umutsuzluğu, tersten akan nehri, özgür ifadeye vurulan zincirleri(!), mahvedilen terörle mücadeleyi, baskıcı devleti vesaire..

Şimdi ninniye kulak tıkamak, uyanmak için illa sabah olmasını beklemekten vazgeçmenin zamanıdır sevgili okuyucu

Şimdi fikri kuşanmanın, kibri yakmanın zamanıdır.

Şimdi anayasa kitabını yenilemenin, özgür ve tam bağımsız Türkiye için,

Gönüldaşlar, yoldaşlar, sırdaşlar, dindaşlar için

İçinde onlarca "başka" fikri özgürce barındıran bir ülke için..

 

OY'una kendi rengini ver,

OY'UNA RENK VER!

 

 

Bayram

 

Bayram gelir neyime 

Kan damlar yüreğime..

 

Gencecik fidanlarını toprağa veren annelerin, babaların bayramı mübarek olsun.. ve tabii ki sizin de..

 

Bu bayram bir değişiklik yapıp, kurban etlerini, uzun zamandır sofralarında aşı eksik olanlarla paylaşalım. 

Kurbanlara bir mal gibi değil de, canlı gibi davranalım. Eziyet etmeyelim..

Bu bayram bir değişiklik yapıp, bayram yapalım

 

iletişim için [email protected]