Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Barış Çaynak, damarları açtığı iddia edilen bitkisel karışımlar ile ilgili gerçekleri açıkladı ve uyarılarda bulundu…

1. Kendi geliştirdikleri veya ithal ettiklerini söyledikleri bitkisel ilaçlarla tıkalı damarları açtıklarını iddia eden kişilerin elinde hiçbir bilimsel veri yoktur.

Bir ilaç veya bir tedavi yöntemini o hastalığı olan kişilerde uygulayabilmek için uzun yıllar süren dört aşamalı araştırmalar yapılır.

  • İlk olarak hücresel ve doku seviyesinde ilaç etkinliği laboratuvarlarda gösterilir.
  • Daha sonra etkinlik ve yan etkileri hayvan deneyleri ile incelenir.
  • Sınırlı sayıda hastada tedavi denenir ve yakın takiple bütün etkileri araştırılır.
  • Daha büyük sayılarda hastada yapılan çalışmalarla ilaç güvenliği test edilir.

Bütün bu veriler bilimsel toplantılarda o konuyla ilgili uzman hekimlerce tartışılır. Ardından bilimsel dergilerde yayınlanır, gerek yazılı, gerek internet ortamından dünyadaki bütün hekimlerle paylaşılır, gereğinde eleştirilir. Bütün bu süreç sonrası piyasaya ilaç olarak çıkar ve ancak o hastalığın uzmanı olmuş hekimlerce reçete edilebilir.

Bitkisel olduğu iddia edilen ürünler bu aşamaların hiçbirinden geçmez. “Yüz hastada, bin hastada denedik, yüzde 99 başarılı olduk!” gibi hiçbir bilimsel değeri olmayan cümlelerle pazarlanır. Ne hücresel çalışması, ne büyük sayıda hastada yan etki analizi yapılmamış, ilacın damarı açtığı tetkiklerle gösterilmemiş bu ürünler tamamen haksız kazanç elde etmek amacıyla piyasada allanıp pullanır.

2. Damar tıkanıklığı teşhisi konulan kişiler “Önce ilaçla tedavi denerim olmazsa ameliyat olurum” diyerek zaman kaybetmekte, kalıcı hasarlar yaşamaktadır. Erken teşhis hayat kurtarır, vakit nakittir!

Bu bitkisel hurafelere inanan ve gerçekten damar tıkanıklığı olan kişiler, kaybedilen bu süre içerisinde kalp krizi geçirerek hayatlarını kaybedebilmektedir. Hayat kaybı olmasa bile krize bağlı kalp adalesinin kasılması bozulmakta, kalp yetmezliği hastası olmaktadırlar. Bu kişiler ameliyat olup damarları normal dolaşıma dönse bile kalp yetmezliği devam etmekte (nefes darlığı, bacak ve karın şişliği, efor kısıtlılığı) erken tedavi ile elde ettiğimiz ideal başarıya ulaşamamaktadır.

3. Damar tıkanıklığı uzun yıllar içerisinde oluşan kronik bir hastalıktır

Çalışmalar göstermektedir ki; daha çocuk yaşlarda damar içerisinde tıkanıklık başlangıcı olabilmektedir. Damar tıkanıklığı öncelikle genetik geçiş gösteren bir hastalıktır. Yıllar içerisinde damar içerisinde hasara yol açan; sigara, tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı damarı tıkanmaya yatkın hale getirir. Öncelikle vücut damar içi hasarı bağışıklık hücreleri ile gidermeye çalışırken kendine zarar verir ve bu hasarlı bölgelerde kolesterol birikmeye başlar. Daha sonra bu birikimi de yok etmeye çalışan bağışıklık sistemi bir kısır döngü şeklinde darlığı daha da artırır. Mevcut darlığın yüzeyinin bozulması ile pıhtılaşma hücreleri damarı tamamen tıkar ve kalp krizi geçirilir.

Göründüğü gibi damar tıkanıklığı karmaşık ve uzun bir süreçtir. Bu sürecin neresinde olduğuna ve darlığın yeri ve şiddetine göre çok çeşitli tedavilerimiz vardır. Bitkisel olduğu söylenen hurafelerin iddia ettiği gibi her şeyin tek bir ilacı yoktur. Kalp ve damar hastalıkları ile ilgili yarım asırı aşan süredir tedaviler geliştirilmiş ve hangi hastada neler yapılması gerektiği standardize edilmiştir.

4. Damar tıkanıklığının hangi organda veya bölgede olduğuna göre belirtileri farklıdır

Damar tıkanıklığı (ateroskleroz) genel bir terim olarak kullanılsa da nerede, ne şiddette olduğu ve ne zaman, hangi yöntemle tedavi edileceği çok farklıdır. En sık kalp damarlarında görülür ve kalp krizine sebep olur. Kalp krizine bağlı hastalıklar ülkemizde ve dünyada halen en sık ölüm sebebidir. Damar tıkanıklığı boyunda beyini besleyen şah damarlarında olduğu zaman felç sebebiyle kalıcı beyin hasarları yaparlar. Tedavilerden hangisinin yapılacağına kardiyolog ve kalp-damar cerrahı bir konsey yaparak karar verir. Bitkisel hurafeler bütün bu bilgiden ve emekten uzak bir şekilde şu şurubu iç, şu bitkiyi kaynat, içinde ne olduğu belirsiz şu hapı yut (ilaç demiyorum!) diyerek bütün bu hastalıkların korktuğumuz sonuçlarına sizi hızla sürüklüyor. Yılların birikimi ve erken teşhisle ömrünüze normal bir şekilde devam edebilecekken bu vakit kayıplarıyla hayatlar riske ediliyor.

İlaçları zamanında ve uygun şekilde kullanmak hayati önem taşıyor! İlaçları zamanında ve uygun şekilde kullanmak hayati önem taşıyor!

5. Damarın hangi oranda tıkalı olduğuyla, şikayetler her zaman uyumlu olmayabilir

By-pass ameliyatı gereken hastaların çoğunda hiçbir şikayet yoktur. Gerekli tetkikler sonrası anjio yapılmış ve damarlarının tıkalı olduğu tespit edilmiştir. Bu grup hasta tedaviden en çok fayda gören hasta grubudur. Kalp krizi geçirmiş ve kalp kasılma fonksiyonları azalmış ve ya daha önce birçok kez anjio ile stent konulmuş ancak tıkanmış kişilerin ameliyatları daha riskli ve daha az randımanlıdır. Modern tıbbın bu kadar ilerleyip tam tedavisini başarabildiği bir hastalık için hurafe haplar, bitkisel karışımlar, yağlar ile vakit kaybetmeyin.

6. Damar tıkanıklığının oluşumunu sağlıklı yaşayarak ve gerçek ilaç tedavileri ile engelleyebilir ve ya geciktirebilirsiniz

Kalp damar hastalıkları kalıtımsal olduğu için özellikle birinci derece yakınlarınızda varsa sizde görülme ihtimali çok yüksektir. Bu değiştiremeyeceğiniz bir risk faktörüdür. Damar darlığını erken evrede tespit etmişsek mutlaka kullanmanız gereken ilaçlar vardır. Modern tıpta her tedavi kanıta dayalıdır. “Her kolesterolü yüksek kişi ilaç kullansın veya günde bir aspirinden ne olacak 40’ından sonra kullan” diyemeyiz. Bu yan etkileri düşük ilaçları bile reçete ederken mutlaka bir damar tıkanıklığınız olduğunu tespit etmeliyiz. Bu kadar özenle ve emekle teşhis ettiğimiz, dikkatle tedavi ettiğimiz bir hastalığa, içinde ne olduğunu bilmediğiniz hurafelerle, tıp bilgisi şüpheli, tamamen ticari sebeplerle bunu yapan kişilerin yönlendirmesiyle çare bulunamaz. Gerçek tıbba güvenin.

7. Damarlarınız zararlı etkilere maruz kaldığı sürece tıkanıklık tekrarlar

Damar tıkanıklığını erken de tespit etsek, daha ileri dönemde görüp baypas ameliyatı da yapsak hayat tarzınızı değiştirmek ömrünüzü uzatacaktır. Çünkü ateroskleroz (damar tıkanıklığı) kronik bir hastalıktır. Şeker hastalığı gibi, hipertansiyon gibi ömür boyunca tedavi edilmeli ve kontrol altında tutulmalıdır. Damarlarız anjiyoyla da açılsa, by-pass da yapılsa kendinize dikkat etmediğiniz müddetçe tekrar tıkanabilir ve ya başka damarlarınız tıkanabilir.

Doktorlardan en çok beklediğimiz “Al şu ilacı, hiçbir şeyin kalmaz” cümlesi. Oysa sizin vücudunuz söz konusuysa sizin de bir şeyler yapmanız lazım. Sigarayı bırakmadan, kiloları vermeden, günlük sporunuzu yapmadan bu kronik hastalıktan kurtulamazsınız. Bu hurafe tedavileri pazarlayanlar tam da bundan faydalanıyorlar; “Bir ay şunları iç, her şey hallolacak!”

8. Damar tıkanıklığını gidermenin farklı yöntemleri vardır

Hep dediğim gibi her şeyin tek bir ilacı, tedavisi yok. Çoğu zaman bütün yöntemleri bir arada kullanıyoruz. Ameliyatla tüm kalbiniz normal bir dolaşıma kavuşur. Ancak ameliyattan sonra da belli ilaçları sürekli kullanmanız gerekir.  Tek bir sıvıyı içmekle, bir hapı yutmakla damarlar açılmıyor. Bilimsellikten yoksun bu hurafeler gerçek olsaydı, dünya devi ilaç şirketleri hemen satın alıp, dünyadaki en yaygın hastalıktan çok zengin olurlardı emin olun.

9. Bazı damar tıkanıklıkları ani hayat kaybına yol açabilir, vakit kaybetmeyin

Kalp damarlarında darlık tespit edilip by-pass ameliyatı önerildiyse vakit kaybetmeden yapılmalıdır. Aslında bütün baypas ameliyatları acildir, tıkanıklık bir kalp krizine sebep olmadan bir an önce yapılmalıdır. Vakit kaybının bu kadar önemli olduğu bir hastalıkta üstelik de hiçbir gerçekliği olmayan hurafelerle oyalanmak hayatınıza mal olabilir. Ameliyat önerdiğimiz kişileri “Bir şu yöntemi deneyeyim, olmazsa gelirim” derken kaybediyoruz. Hayatınız bu kadar ucuz olmamalı.

10. Genç yaşlarda anlaşılan damar tıkanıklıkları uzun ömürlü olacak şekilde tedavi edilmelidir

Damar tıkanıklığını tedavi ederken “İdare ettiği kadar anjio-stent’le gideyim, tıkanırsa sonra ameliyat olurum” yanlış bir düşünce. Çünkü çalışmalar gösteriyor ki daha önceden anjio ile açılıp tıkanmış bir damara by-pass yaptığımızda ameliyatın başarı oranı düşüyor. Kalbi besleyen birden fazla damarda darlık varsa, üstelik de şeker hastasıysanız yaş gözetmeksizin by-pass ameliyatı olmalısınız. Ne kadar gençseniz önünüzde o kadar uzun yıllar vardır ve günü kazanmaya değil, ömürlük bir tedaviye ihtiyacınız vardır. Özellikle erken yaşta damar darlığı tespit edilen kişiler geçici çözümlerle vakit kaybetmesinler. Hele tamamen safsata, hurafe tariflerle hayatlarını riske etmesinler.

Editör: TE Bilişim