İzmir Saat Kulesi Epilepsi İçin Mor Renkle Işıklandırılacak İzmir Saat Kulesi Epilepsi İçin Mor Renkle Işıklandırılacak
Kalp damar cerrahisi ile ortak izlem gerektirebilen “Son Dönem Kalp Yetmezliği” hastaları için aynı poliklinik bünyesinde çalışmalara başlandı. Son yıllarda ülke genelinde bu tür özel merkezler kurulduğunu, Ege Üniversitesi'nde de uzun yıllardır bu hizmetin verildiğini belirten Doç. Dr. Bahri Akdeniz şöyle konuştu: “Kalp Yetmezliği ve Pulmoner Hipertansiyon şeklindeki iki ayrı yandal pokliniği tek başlık altında topladık. Nasıl ki Nörolojide “Epilepsi, Alzheimer” gibi yan dal poliklinikleri varsa biz de farklılıklar içeren bu polikliniği hizmete açarak bölgemiz için alternatif oluşturduk. Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon (PAH), nadir görülen ama ölümcül olabilen, tanı konulduktan sonra tedavi edilmezse ortalama kalan ömrün 3.6 yıla kadar düştüğü bir hastalık. Bu hastalık genç hastaları da tutabilmekte ve bazen 20 yaşındaki bir genç de 60 yaşındaki bir insan performansı gösterebilmektedir. Bu tür şikayetlerle klinik veya hastanelere başvuran hastalara genellikle kronik bronşit ya da kalp yetmezliği gibi yanlış teşhisler konulabilmekte ve hastalar erken teşhis olanaklarını kaçırmaktalar. Hastalığa yakalanan kişinin tamamen normale dönme şansı yok, ancak tedavi ile yaşamlarını uzatıyoruz. Hasta iki adım atamazken, kendi işini daha rahat yapabilecek düzeye geliyor, yaşam kalitesi artırıyor. Bu hastalığın beş ayrı grup altında toplanan birden çok sebebi var. Bu nedenle multi-disipliner bir yaklaşım ile özel PAH merkezlerinde izlenmesi gerekiyor. Erken tanı ile hastaların yaşam kalitesi ve ömrü artabiliyor. Hastaların ilk teşhis aşaması genellikle dış merkezlerde ekokardiyografi ile oluyor. Ekokardiyografi yapan merkez sayısı ve dış merkezde çalışan kardiyolog ve göğüs hastalıkları uzmanlarının bu hastalık konusundaki bilgilerinin artması ile Pulmoner basıncı yüksek hastalar ile daha çok karşılaşılmakta ve bu hastalar ileri inceleme için bizim gibi özel PAH merkezlerine yönlendirilmekteler. Bu tür hastaların takiplerinin düzenli yapılması, üç ayda bir raporlarının yenilenmesi gerekiyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde 5 yıldır haftada bir gün poliklinik ve multidispiliner PAH konseyini gerçekleştiriyoruz. Yaklaşık 70-80 civarında sürekli takip hastamız var. Bundan sonra ise poliklinik hizmeti ile bunu belli bir sisteme oturtmuş olduk. Polikliniğimize kayıtlı hastaların dosyalarını, bilgisayar kodları ile kurumumuzdaki diğer hekimlerimiz de takip edebilecek. İkinci hastalık grubumuz olan kalp yetmezliği ise PAH gibi nadir görülen değil sık görülen ve toplum yaşlandıkça sıklığı artan bir hastalık. Kalp yetmezliği bulunan hastalara bir ilacı veriyorsunuz böbrekleri bozuluyor, tuzu düşüyor, sodyumu düşüyor. Kansızlığı oluyor. İlaçların yan etkileri oluyor. Dolayısıyla sıkı bir izlem zorunlu hale geliyor. Son dönem diye tabir ettiğimiz uygun hastalarda kardiyak defibrilatör ve kardiyak resenkronizasyon tedavileri merkezimizde rutin olarak uygulanıyor. Bunların ötesinde kardiyak yardımcı destek cihazları (assist device), kalp nakli gibi olanaklar da mevcut. Bu son iki tedavi seçeneği de özelleşmiş merkezlerde uygulanabilmekte. Hastanemizde kalp-damar cerrahisi kalp transplantasyonu için ruhsat alınmış olup assist device'lar takılabilmektedir. Bunun dışında, internet üzerinden randevu sisteminin uygulandığı hastanemizde, 'nefesim daralıyor' diyen her hasta da polikliniğimizden randevu alamaz, bunu unutmamak lazım. Hasta eğer şikayeti varsa önce kardiyoloji polikliniğine gelebilir. Sonra tanı konulursa tetkikleri başlatılır. Kalp Yetmezliği ve PAH polikliniğimizde Ekokardiyografi Görüntüleme Ünitesi'nin sorumlusu Uzman doktorumuz Ebru Özpelit'den önemli yardımlar alıyoruz. Hasta yoğunluğuna orantılı olarak şu anda haftada bir gün (her perşembe) konseyimiz var, ilerde sayı arttıkça yeni projelerimizi hayata geçireceğiz.”
Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özhan Göldeli de önemli bir polikliniği hizmete açtıklarını belirterek, “Yeni uygulama ile gerek kalp yetmezliği, gerek Pulmoner Hipertansiyon hastaları ortada kalmıyor. Bu poliklinik açılmadan önce, hasta nefes nefese geliyor polikliniğe yatırıyoruz, taburcu ediyoruz. Ama hasta daha sonra göğsü ağrıyan bir hasta ile aynı polikliniğe gidiyor, kayboluyor. Bu tür hastalar spesifik bir polikliniğe başvurduğu taktirde doktor ne yapacağını gayet iyi biliyor. Sonraki aşamalarda gerekirse belki Kalp Yetmezliği Derneği kurulabilir. Hastalar birbirleri ile daha rahat iletişim kurabilirler. Hatta internet üzerinde sosyal paylaşım sitelerinde kendi gruplarını oluşturabilirler. Hastaların gerek sosyal, gerek medikal, gerekse etik yönden bir havuzda toplanması yararlı ve önemli” dedi.

Editör: TE Bilişim