DÖKÜLEN EKMEK KIRINTILARI

Ayeti Kerime :
Meali: Yiyiniz içiniz; fakat israf etmeyiniz. Çünkü Hz. ALLAH israf edenleri sevmez. (sure-i Araf ayet -31)
Hadisi Şerif Meali : Bir mümin bir mahalle atılmış ekmek ufaklarına rast gele yıkayıp veya eliyle silip yese o kimsenin karnında o ekmek ufagı durduğu müddetçe o kimse cehennemden azat olunur.
(Ramuzül ehadis s. 493) 
Kıssa :
Kadı Ebu Abdullah Muhammet Bin Seleme anlatıyor :
"Mısır Sultanı Muntasır Billah, beni Rum kralına elçi olarak gönderdi. Kral, şerefime büyük bir ziyafet verdi.Sofrada yemek bittikten sonra ben kırıntıları toplayıp yemeğe başladım. Kral benim doymadığımı sanarak 
derhal yeni bir sofra hazırlanmasını emretti. Banada  "o kırıntları toplamayı bırak sana yeni bir sofra hazırlatıyorum" dedi. Ben de ona dedim ki ; "Peygamberimiz (sav.) sofradan artan kırıntıları toplayıp yiyen 
kimse ahmaklıktan ve fakirlikten kurtulur" buyurduğunu işittiğimden beri, böyle yapıyorum, yoksa sandığın gibi aç değilim. Dinime bu bağlılığım kralın hoşuna gitti. Hazine memuruna derhal, bana bin dinar 
verilmesini emretti. Ben de " Allah Rasül'ü doğru söylemiş, işte şimdi zengn oldum ve ahmak olmaktan uzağım dedim"
                                                                  AŞÇI YAHYA BABA 
Yaman bir aşçıdır Yahya baba... İyi pilav pişirir. Onun pilavı breketlidir, herkese yeter de artar bile. Ancak o tek pirinç tanesine bile kıyamaz; artanı Tunca Nehrine atar. Niye acaba ?
  Yahya baba, 2. Beyazıd Han zamanında, Edirne Beyazıd Külliyesi 'nin aşçılarından biridir... Arkadaşları hoşaf, kebap sebze, bakliyat pişirir. Ama onun ihtisası pilavdır. Mübarek işe giriştimi, ibadet ettiğini sanırsınız.
Pirinçleri salavat getire getire ayıklar, yağını tekbir ile eritir. Tuzunu besmele ile, suyunu Fatihalarla salar. Zaman zaman gözünü yumar, enbiyayı, evliyayı aracı yapar, Allah'tan bereket ister.
  Onun pilavı herkese yeter, hatta artar. Ancak o tek pirinç tanesine bile kıyamaz; artanı Tunca Nehrine atar. Bslıklsr onun geleceği saati bilir, köprü başında toplanır.
 
             BU BİR KERAMETTİR
  Kilerci bakar pilav artıyor; pirinci aşçıya az vermeye başlar. Ama Yahya baba bir kere bile "Bu pirinç yeter mi?" demez. Kilerci şaşkındır. Her günpirinç miktarını biraz daha kısar ama pilav azalmaz, aksine çoğalır. 
Yine herkes doyar, Tunca'nın balıkları bile nasibini alırlar. Kilerci bunu izah edecek tek bir kelimebulur "Bu bir keramat!" Çok dener ve emin olunca Padişaha çıkar. "Yahya baba boş bir adam değil Sultanım der, halbuki 
biz ona amele muamelesi yapıyoruz."
  Beyazıd Veli gönül ehlidir ve aşçı ile tanışmak ister. Kilerci ile bir plan yaparlar. O gün Yahya babaya çok az pirinç verilir. O her zaman ki gibi okur, Alemlerin Rabbi'nden Halil İbrahim bereketi diler. Pilavı çok lezzetli olur.
Üstelik kazanlara sığmaz. Yahya baba artanları yine yüklenir, Tunca'nın yolunu tutar. Tam kepçeyi daldırıp balıklara atarken padişah ortaya çıkar.
-Ne oluyor bre, der! Yoksa devlet malını israf mı edersin?
             ARTK SIRRI İFŞA OLMUŞTUR...
  Yahya baba tutulur kalır. Ancak balıklar kafalarını sudan çıkarıp;
-Ayıp olmuyor mu Sultanım, derler. Koca devletin artığını bize çok mu görüyorsun ?
  Yahya baba öylesine mahçup olur ki, anlatılamaz. Utancından secdeye kapanır, Allah'a sığınır. Beyazıd Veli onun kalkmasını bekler, ama geçmiş ola. Çünkü sırrı ifşa olmuştur.
  Mübarek çoktan ruhunu teslim edip kavuşmuştur Rahmet-i Rahmana... 
{ "vars": { "account": "G-9Y3VVX61MK" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }