Lisedeki maç kanlı bitti Lisedeki maç kanlı bitti
 17 Ağustos Marmara depreminin 13. yıldönümü kapsamında bir açıklama yapan Tatar, afet risklerinin dün olduğu gibi bugün de yerleşim birimlerini tehdit etmeye devam ettiğini, bugünkü mevcut ‘afet yönetim sistemi’nin ise çözümün değil, sorunun bir parçası olduğunu savundu. Başta deprem olmak üzere; heyelan, çığ veya kaya düşmesi, su baskını gibi doğa olaylarının, bilinçsizce verilen yer seçimi kararları, mühendislik verilerinden yoksun imar planları, mühendislik hizmeti görmemiş düşük standartlardaki yapı üretimi ve denetimi süreci ile uygulanan rant politikalarının doğal bir sonucu olarak insani, sosyal ve ekonomik yıkımlara dönüştüğünü kaydeden Tatar, yaşanmış onca acı tecrübeye, emek verilmiş çözüm üreten bir dizi çalışmaya rağmen, Türkiye’nin hala bir afet ülkesi olmaktan kurtulamadığı yorumunda bulundu. Tatar, “Depremlerden ve diğer bütün afetlerden korunmayı en temel insan hakkı olan ‘sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkı’ ve ‘yaşamını ve bedensel bütünlüğünü koruma hakkı’ olarak ele alarak, sorumluluklarını doğaya ve kadere havale etmeden siyasi iradenin gerekli önlemleri alması beklenirken son çıkarılan bir dizi yasal düzenleme ile sorun çözme yerine yeni sorunlar oluşuyor. Daha birkaç ay önce yürürlüğe giren; ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve Uygulama Yönetmeliği’, gerekçelerinde ileri sürüldüğü gibi Anayasa'da öngörülen ‘herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir’ hakkının geliştirilmesi ve korunması ilkesini karşılamaktan çok uzak” dedi.

“TÜRKİYE’DEKİ ‘DİRİ FAY’ SAYISI ARTIYOR”
Bugün gelinen noktanın Türkiye’de yaklaşık 150 deprem üretecek diri fay olduğunun bilindiğini, MTA tarafından yapılan çalışmalarla güncellenen ‘Türkiye Diri Fay Haritası’na göre de büyüklüğü 5.5 ve üzeri deprem üretebilecek 485 diri fay veya fay segmenti olduğunun saptandığını hatırlatan Tatar, tüm bu verilerin de Türkiye’nin bulunduğu coğrafya itibariyle büyük bir deprem tehdidi altında olduğunu, jeolojik açıdan ortaya koyduğunu savundu. Tatar, toplumsal ve yönetsel düzeyde tüm kaynakları zarar azaltma hedefine yönlendirecek, kişi ve kurumlar arasında eşgüdümü sağlayacak üniversitelerin, kamu kurum ve kuruluşların, meslek örgütlerinin ve sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile ‘Stratejik Afet Eylem Planı’ hazırlanması çağrısında bulundu.

“TÜRKİYE’DE ‘JEOLOJİ ARAŞTIRMALAR KURUMU’ KURULMALI”
‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’ yerine, insan merkezli toplumsal politikaların hayata geçirilmesini esas alan, bilim çevreleri, ilgili meslek odaları, yerel yönetimler ve halkın katılımı ile rant odaklı değil, sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşam hakkını gerçekten sağlayan yeni yasal düzenlemeler yapılmasını isteyen Tatar, İmar Kanunu, Afetler Kanunu ile Yapı Denetimi Kanunu’nun değiştirilmesi talebini gündeme getirdi. İskan Kanunu değiştirilerek kırsal yerleşim birimlerinin altyapısı ve üst yapısı yenilenmesi gerektiğini vurgulayan Tatar, her deprem sonrasında halkı korku ve paniğe sevk etmeden bilgilendirmek için arazi çalışmaları ile aletsel sismik veri kayıtlarını tutan, değerlendiren ve kamuoyunu doğru bilgilendiren bir kurumsal yapı oluşturulmasının bir zorunluluk olduğunu anlattı. Tatar, Türkiye’de ‘Jeolojik Araştırmalar Kurumu’ kurulması, gerek mevcut sismik veri ve kayıtlar, gerekse de yapılacak jeoloji, yapısal jeoloji, tektonik, jeomorfoloji ve paleosismoloji çalışmaları ile elde edilecek verilere dayalı olarak farklı ölçeklerde ‘Sismotektonik Haritalar’ hazırlanması gerektiğini dile getirdi.

“TÜRKİYE DEPREM BÖLGELERİ HARİTASI YENİLENMELİ”
“Ülkenin mevcut tektonik yapısı göz önüne alınarak yeni hazırlanan ‘Diri Fay Haritası’ baz alınarak, ‘Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası” yenilenmelidir” diyen Tatar, açıklamasını da şöyle sürdürdü:
“Belirlenen diri fayların üreteceği deprem büyüklükleri de dikkate alınarak yerleşim yerlerinin bu faylar üzerinde yapılması engellenmeli. Bu amaçla bir ‘Fay Yasası’ çıkartılmalı.’Heyelan ve Kaya Düşmesi Tehlike Haritaları’ en kısa sürede tamamlanmalıdır. Bölgesel planlardan-uygulama imar planına kadar tüm planlama süreç ve kademelerinde, yerleşim ve gelişim stratejisine esas olacak çalışmalarda ‘Plana Esas Jeolojik-Jeoteknik’ çalışmalar yapılmalı ve buna uygun olarak; ‘Afet Duyarlı Planlama’ yapılmalı. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı yeniden yapılandırılarak, ‘Afet Müsteşarlığı’ oluşturulmalı. Son yıllarda amacından uzaklaşarak devlet müteahhitliği ve rant projeleri ihaleleri yapan bir kuruluş haline dönüştürülen TOKİ, kuruluş felsefesine uygun olarak yeniden yapılandırılmalı, kent yoksulları için sosyal konutlar üreten bir yapıya kavuşturulmalıdır.”

İzmir Haber

Editör: TE Bilişim