“BM Barış Gücü Askerlerinin KKTC’deki Müdahalesi Asla Kabul Edilebilir Bir Durum Değildir” “BM Barış Gücü Askerlerinin KKTC’deki Müdahalesi Asla Kabul Edilebilir Bir Durum Değildir”
 Erdoğan: “HDP sokağa çıkma çağrısı yapıyor. 'Şiddet için değil' diyorlar. O zaman ne diye sokağa döküyorsun? Miting yap.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa'ya yaptığı günübirlik resmi çalışma ziyaretinin ardından yurda döndü. Dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını cevaplayan Erdoğan'ın gündeminde sınırımıza dayanan IŞİD (DAİŞ) tehlikesinden son MGK'daki paralel yapı değerlendirmelerine, çözüm sürecinden maden facialarına kadar birçok madde vardı. Erdoğan'ın çarpıcı açıklamalarından satır başları şöyle:
Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'ndeki konuşmanızda, Sykes-Picot Anlaşması'nı kastederek, “Orta Doğu'da yüz yıl önce çizilen sınırların dikişlerinin patladığını” söylediniz. “Yeni sınırlar”dan bahsediliyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Orta Doğu, sonradan uydurulmuş bir coğrafi ifade. Aslında bir petrol havzasının ifadesi. Bu çerçevede Irak'ı üçe bölmeyi planladılar.

Bir Kürdistan olacaktı, bir Sünni Arap ve Türkmenlerden oluşan devlet, bir de Şia devleti. Ama ilk uygulamada gerçekleştiremediler. Sonra Maliki'nin başbakan olmasıyla ikinci girişim başladı. Maliki ordunun üst kademesini sadece Şii subaylardan oluşturdu. Ardından çoğunu cezaevlerinden saldırıverdiği sabıkalıların meydana getirdiği bir gerilla gücü kurma yoluna gitti. Şimdi yeni Irak Başbakanı (Haydar El İbadi) Irak'ı yeniden birleştirmek konusunda umut veriyor. Bakalım gerçekleştirebilecek mi? 
FRANSA PLANIMIZI DESTEKLİYOR
Bu çerçevede Suriye'de halihazırdaki gidişatı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülkede terör cirit atıyor. Ilımlılar (Özgür Suriye Ordusu - ÖSO) vatan savunması derdine düştü. Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, ÖSO konusunda Türkiye'yle aynı çizgide olduklarını söyledi. Irak için de çizgimizi paylaşıyorlar. Yani, uçuşa yasak bölge ilan edilmesi, güvenli bölge oluşturulması ve ılımlı muhaliflere eğitim ve donatım desteği sağlanmasını öngören planımızı destekliyorlar.
Son gelişmelerle ilgili ne yazık ki çok ciddi dezenformasyon var. Mesela Kobani konusunda Irak'ta Kürt Bölgesel Yönetimi 2 bin Peşmerge göndermekten söz etti. Sonra 500'e indi. PYD bunu da kabul etmedi. 90'a kadar inildi. 90 Peşmerge'yi uçaklarımızla Türkiye'ye getirdik. PYD buna da direndi. 'Silahları bize versinler, Kuzey Irak'a dönsünler' diye tutturdular. Ağır silahlarla gerilla savaşı yapamayacaklarını söylüyorlar. Aslında dertleri orayı PYD dışındaki bir güce kaptırmamak. 
Türkiye ile Fransa birlikte uçuşa yasak bölge oluşturabilir mi?
Aslında tehdit altında olan benim, yani Türkiye. Dedikleriniz, ancak BM Güvenlik Konseyi, o olmazsa NATO kararıyla sağlanabilir. Bana göre 36. Paralel'in üstü güvenli bölge ilan edilmeli. Topraklarımızda 1.6 milyon sığınmacı var. O bölgede onlar için farklı planlamalar yapılabilir. Alt ve üst yapısıyla yerleşim birimleri bile inşa edilebilir. Kobani'yi bir yana bırakın, Suriye'de şu anda Halep de tehlikede. Halep'i düşünmüyorlar ittifak güçleri… Sureyi'nin kuzeyi dediğin zaman Halep'i anlarsın ama bunlar Halep'i bir kenara koymuşlar varsa yoksa Kobani diyorlar. Kobani'dekiler zaten hepsi geldiler ve biz de kabul ettik. Kapıyı da kapatmadık. Ama Halep'te şu anda geniş bir tarih yok oluyor. İnsanlar yarın orada aynı durumla karşı karşıya kalacak ve şu anda onlar orada son mücadelelerini veriyor. 
Irak-Suriye üstünden bir sınır çizmeye çalışılıyor diyebilir miyiz?
Çok farklı, karmaşık hesaplar olabilir. Bakın, DAİŞ petrolünü kim alıyor? Esad yönetimi. Yani, Musul petrolünü Esad'a peşkeş çekiyorlar. Suriye'de Esad'a karşı direniş başladığında sadece ÖSO vardı. Sonra terör örgütleri ortaya çıkmaya başladı. Şimdi ÖSO 120 bin silahlı adamı olduğunu söylüyor. Ama iki sorunları var; Para, donatım ve dolayısıyla eğitim. Bunlar verilirse dengenin yeniden sağlanabileceğini ifade ediyorlar.
ABD'YE DESTEK VERDİK
Çözüm Süreci'ni kararlılıkla sürdüreceğinizi söylemenize rağmen Kürt grupları süreci tehlikeye atabilecek girişimlerden vazgeçmiyorlar. Son örnek 1 Kasım'da sokağa çıkma çağrıları…
Çözüm süreciyle ilgili plan devam ediyor. Kobani'yle ilgili görüşlerimizi ABD'ye ifade ettik. Müttefik bir ülkenin, bizim terörle bağlantılı olduğunu düşündüğümüz bir gruba silah vermesini doğru bulmayacağımızı da söyledik. Ama akabinde C-130'larla oraya silah indireceksin…

ABD'de her birimin sözcüsünden farklı ses çıkıyor… Bazıları ABD'ye destek vermediğimizi iddia ediyor, yalan. Desteği belirli kurallar çerçevesinde verir, NATO planlamasına göre yürürüz. Şunu da söyleyeyim, ABD'nin verdiği silahların bedelinin çok üstündeki meblağları Kobanili Kürtler'in barınma iaşeleri için harcıyoruz.
'SOKAĞA ÇIKIN' DEMEK…
Bir haftada dört şehit verdik. HDP'de farklı tavırlar görülmeye başladı. Çözüm süreci derken söylemlerin değişmeye başlaması… Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Herşeyin bir sabır noktası var. Bu süreci başlatalı 5 yıl oldu. Önce Açılım dedik, daha sonra Milli Birlik ve Kardeşlik; şimdi de Çözüm Süreci diyoruz. HDP sokağı çıkma çağrısı yapıyor. 'Şiddet için değil' diyorlar. O zaman ne diye sokağa döküyorsun? Miting yap. 'Sokağa çıkın' deyince 'maskeni tak, sopanı, molotofkokteylini al, belli dükkanları yak… Bu, o demek. Güvenlik güçleri, vatandaş tedirgin. Onun için sabrın sınırı var diyorum. O sınır aşılırsa, olabilecekleri aklımın ucundan bile geçirmek istemem.

'Tarihin en uzunu' olarak nitelenen son MGK'da paralel yapıyla ilgili bir süreç belirlendi mi?
Yapılan açıklamada var bu husus… Mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği açıkça belirtiliyor. Paralel yapı, Başbakanlığım döneminde, çocuklarımdan kardeşlerime kadar tüm ailemi dinledi. Yetmedi, ofisimi dinledi. Böyle bir alçaklık olabilir mi? Bu yasa dışı işlerle ilgili elbette hukuki süreç başlayacak. Gereken herşey peyderpey yapılacak.

MGK tavsiye kararı alır, hükümete gönderir. Sonra hükümet de Bakanlar Kurulu kararına dönüştürüp MGK Genel Sekreterliği'ne yönlendirecek. MGK Genel Sekreterliği de Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne işleyecek. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, 5 yılda bir yenilenir. Son olarak 2010'de yenilendi. Ama biz yakın tehdit nedeniyle 2014'te bu değişikliğin yapılmasını istedik. Gerekirse, 2015'te yeni Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nde revizyonlar da yapılabilir.
Daha önce de söyledim, bu kesimlerin, legal görünüm altında illegal bir yapılanma içinde olabileceklerini tahmin edemedik. Bu nedenledir ki yurt içi ve yurt dışındaki eğitim, hatta ticari faaliyetlerine her türlü meşru desteği verdik. 134 ülkede okul açtılar. Sanıyorlar ki, bunu kendileri başardı. Oysa gerek ben, gerekse bakanlarım gezilerimizde ilgili ülkelerin hükümetlerinden destek rica ederek o okulların açılmasını sağladık. 
BÖCEĞİN AKIBETİ…
Ama süreç içinde, bunların ihanet içinde olduklarını ortaya çıktı. Başbakanlık ofisine koydukları böceklerin nereden alındığını bulduk. Şimdi dinledikten sonra bunların nereye gönderdikleri araştırılıyor.
Bundan sonra MGK hep uzun mu olacak?
Hayır. Toplantının uzun sürmesi, tamamen gündemin yoğunluğundan kaynaklandı. Irak, Suriye, Ortadoğu (Filistin, Mısır), Tunus ve Ukrayna seçimleri, Doğu Akdeniz'deki, Ege'deki gelişmeler başta olmak üzere, gündem epey yoğundu.
Editör: TE Bilişim