Cumhuriyet bir rejim türüdür. Halkın iradesini yönetimde egemen kılmak amacıyla ortaya çıkmıştır. İlk olarak Roma ve Eski Yunan şehir devletçiklerinde anlam kazanan cumhuriyet, fonksiyon olarak işlevselliğini Fransız İhtilaliyle kazanmıştır. Fakat tarih boyunca hiçbir zaman halkın iradesi tam anlamıyla yönetimde egemen kılınmış değildir.
Geçmişte hükümdarlıkların, krallıkların yıkılıp daha eşit ve daha özgür bir toplum oluşturma iddasıyla ortaya çıkan cumhuriyet kapitalist, siyonist, emperyalist sömürgeci güçlerin toplumu yönlendirmek için kullandığı bir araç haline getirilmiştir. Bireylere seçme ve seçilme hakkı verdiği, eşit toplum oluşturduğu, bireyleri özgürleştirdiği gibi gerçeklikten uzak fakat umutları sömürmek için gayet kullanışlı yalanlar barındıran cumhuriyet aslında bireylere seçilme hakkı değil seçme hakkı sunmaktadır. Ekonomik açıdan belli imkanlara sahip olmayan kimse seçilemez. Hatta sistemin çarkları arasında ezilmeye mahkumdur. Eşitlik, bu dünyada hiçbir rejimin insanoğluna sunamayacağı bir kavramdır. Yaradılıştan eşit olmayan bir bireye eşitlik vaad etmek her yönüyle gerçeklikten uzaktır. Fırsat eşitliği belirli ölçüde sağlansa bile ekonomik farklılıklar ve sosyal çevre değişkenleri her zaman eşitliğin bozulması yönünde tesir edecektir. Dillerde pelesenk haline gelmiş bir diğer fikir ise özgürlük ve özgür toplumdur. Hükümdarlıkların, krallıkların olduğu rejimlerde padişah ve kral haricindeki kişilerin köle olduğu fikri insanlara inandırılmıştır ve reel hayattaki iktisadi imkanlar ölçüsünde bireyin dünyevi manada özgürleşeceği fikri hala gizlenmektedir. İktisadi anlamda imkanı olmayan bireylerin cumhuriyet rejimiyle özgürleşeceği düşüncesi toplumu afyonlamaktır. Kapitalislerin, emperyalistlerin, siyonistlerin insanları sömürmek için kullandığı bu silah bizzat anayasalar tarafından güvence altına alınıp muhafaza edilmektedir. Gücün tek elde toplanıp sömürgeci güçlere karşı doğrulmaması için bireylere kendi kontrollerinde olan küçük gruplar halindeki partilerden birini seçmesi için dayatmada bulunan cumhuriyet beraberinde karşılıklı çatışmalarla toplumu kutuplaştırmakta ve beraberinde güç her el değiştirdiğinde eşitsizlikleri ve bireylere karşı adaletsiz muameleleri getirmektedir. 

Bugün Cumhuriyet bayramı. Sosyal medyada cumhuriyetin bekçisiyiz naaraları atan, vatanseverlikten dem vuran, cumhuriyet rejimini eleştirmeyi vatana ihanetle eş tutan paylaşımlar görmekteyim. Cumhuriyetiniz insanları özgür birey haline getiriyorsa eğer, nedir bu sizin gibi düşünmeyen insanlara olan düşmanlığınız, kininiz, öfkeniz? 
Dün koskocaman bir imparatorluk olan Osmanlı vardı. Bugün Türkiye Cumhuriyeti var. Yarın ne olacağı belli değil. Dün ulufe için rejimdeki muktedirlere yalakalık yapanlar, savaş çıkınca dışardaki düşmana karşı harbedmeyip önce millete ve devlete saldırdılar. Yakın geçmişimizde cumhuriyet bekçiliğinden dem vurup M. Kemal ismini dillerine dolayanlar çıkarlarını milletin ve devletin önüne geçirdiler. Buyüzdendir ki sömürgeci güçlere uşaklık tüm dünyada hep cumhuriyetçi geçinen zevata nasip olmuştur. Godaman iş adamları topluluğu ile parti veya partiler arasındaki göbek bağları bu tespiti doğrulayan örneklerden biridir.
Kıssadan Hisse: Dün Osmanlı İmparatorluğu vardı. Padişahlığın, rejimin bekçiliğini yapan değil davanın, devletin ve milletin bekçiliğini yapan atalarımız sayesinde. Bugün Türkiye var. Dağını taşını şehit kanlarıyla sulayan ecdadımızın bize VATAN olarak miras bıraktığı bu topraklarda davanın, vatanın, milletin ve devletin bekçileri olan bizler varız. Biz ve bizden türeyen nesillerimiz Biiznillah kıyamet sabahına kadar var olmaya devam edecekler ve bu kutlu davayı ve devleti muhafaza edecekler. Şahadete susayan bedenleri düşmana karşı harbetmekten asla vazgeçmeyecek. Rejimlerin bekçiliğine soyunan yalakalarsa oldukları yerde durmaya tarihin tozlu sayfalarında silik, basit ve kötü figuranlar olarak kalacak . .
Twitter: @rasit_s13