Sıfır Atık Yarışması'ndan İzmir'e Ödül Sıfır Atık Yarışması'ndan İzmir'e Ödül
 19 Nisan 2011 yılında 75'inci Yıl İlköğretim Okulu önünde oyun oynadığı sırada okul giriş kapısının üzerine devrilmesi sonucu ölen 4 yaşındaki Mehmet Ali Yavuz’un babası Şevket Yavuz, olaydan sonra hukuki mücadele başlattığını söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı’na açılan dava sonrasında hakkında soruşturma başlatılan okul müdürü için 18 ay 20 günlük hapis cezasının itiraz hakkına takılmasına sitem eden baba Şevket Yavuz, “Bu kapının hakkını değil oğlumun hakkını istiyorum ben. Milli Eğitim Bakanlığı’na açtığımız dava sonucu okul müdürü 18 ay 20 gün hapis cezası almış. O cezayı itiraz hakkını kullanmak için Yargıtay’a temyize gönderdi. 240 bin TL değerinde MEB’e manevi tazminat davası açtık. O parasıyla benim oğlum gelmeyecek biliyorum. Eğer yetkili görevlerini yapmış olsaydı benim oğlum bugün 6 yaşında olacaktı. Başka bir okulda başka çocuklarını kurban olmaması için en azından hapis cezası almasını isterdim. Bu kapı benim oğlum ölmeden önce de yapılabilirdi” dedi.
23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı’na birkaç gün kala yaşanan talihsiz olayın acılarını ikiye katladığını belirten Yavuz, “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın arifesinde bu olay yaşanmıştı. Şimdi ben her çocuk bayramında yakınlarımızın çocuklarına bakarak kendimizi avutuyoruz” dedi.
Öte yandan küçük Mehmet Ali’nin ölümünün ardından uzun süre sonra yenilenen okul giriş kapısının bedel ödenmeden yapılması gerektiğini dile getiren Yavuz, “Şimdi modern bir kilitli kapı yapmışlar. Önceden kapıyı aralıklı bırakırlardı, öğrenciler kendileri içeri girerdi. 4 yaşınki bir çocuk eğer şu çocuğu üzerine düşürüyorsa demek ki bu kapı çürümüştür” dedi.

“TAYİN DEĞİL CEZA ALSIN”
Evlatlarının kaybetmenin ateşiyle yandıklarını belirten Yavuz, hukuki sürecin istedikleri sonuca varmamasıyla ilgili olarak da, “Yazık günah bizim bir parçamız gitti. Biz bunun hesabını sormak istiyoruz. Buna bir ceza verilmesini istiyorum. Bir ödül olarak bu okuldan başka bir okula tayininin yapılmasını istemiyorum. Bu insanlar görevinden alınsın. Eğer ki davamızı istediğimiz şekilde sonuçlanmazsa ben ‘Benim Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne güvenim kalmaz. Ben o zaman ‘Türkiye’de insan hakları yoktur’ derim. Ama ben Türk adaletine güveniyorum. Ben de bir Türk vatandaşıyım. Hakkımı arıyorum. O ben den bir evlat almış. Sorumluların ceza alması devletin zararı değil. Aksine herkes odalarında oturup plazmaları seyretmezler, kahvesini yudumlamazlar görevlerini dörtdörtlük yaparlar” dedi.

Editör: TE Bilişim