"Mısır’da yaşananlar Mısır kadar uluslararası toplumun da sınavıdır. Uluslararası organların sadece ’kınamakla’ ya da ’taraflara itidal tavsiye etmekle’ yetinmesi tam bir ahlak krizidir. Mısır halkının açık ve şeffaf seçimlerle kurulmuş demokrasisi çalınırken susanlar, şimdi demokrasiye sahip çıkanlara kast edilirken seyretmeye devam ediyorlar. Gelişmiş demokrasilerden sadece ’Derin endişe duyuyoruz’ şeklinde temelsiz ve eksensiz sesler yükseliyor. Mısır’da olanları soğuk savaş mantığıyla ve oryantalizm bakışıyla seyredenlerin sadece ’endişe duymakla’ yetinmesi ahlaki bir sorundur. Bu şekilde uluslararası karar organları kendi meşruiyetlerini eritiyorlar. Demokrasi ve uluslararası meşruiyet adına ne varsa, Mısır’daki darbeye sessiz kalınarak heba ediliyor. Her şeyden önemlisi darbeye karşı demokrasi adına sokağa çıkmış insanlara, ateş açılması karşısında ’susan bir dünya’ meşruiyetle, hukukla, demokrasiyle tüm bağını koparmaya doğru gidiyor. 3. Milenyum’un başında uluslararası organlar Mısır’da olanlar karşısında varlık sebepleri olan ilkeleri birer kağıt parçasına dönüştürüyorlar."
Editör: TE Bilişim
